-
1 bei
1) ( räumlich)in Unna \bei Dortmund Dortmund yakınındaki Unna'da;die Schlacht \bei Leipzig Leipzig civarındaki muharebe;dicht \bei der Fabrik fabrikanın hemen yanında;ich war \bei meinem Onkel ( Bruder der Mutter) dayımın yanındaydım; ( Bruder des Vaters) amcamın yanındaydım;ich saß \bei ihm (onun) yanında oturdum;\bei Tisch sofrada;\beim Bäcker ekmekçide2) ( für Firmen) -de;sie arbeitet \bei der Bahn demir yollarında çalışıyor;ein Konto \bei der Bank haben bankada bir hesabı olmak3) ( für Wohnbereich)wir sind \bei Susanne zum Abendessen eingeladen biz Suzanne'ye akşam yemeğine davetliyiz;er wohnt \bei seinen Eltern anne ve babasının yanında oturuyor;\bei jdm zu Hause sein birinin evinde olmak, birinin yanında kalmak;\bei mir zu Hause benim evimde4) ( zeitlich)\bei den schweren Regenfällen şiddetli yağışlar sırasında;\bei Tag gündüzün;\bei Nacht gece(leyin);\bei beginn der Vorstellung gösterinin [o programın] başında5) ( an sich tragend)hast du etwas Geld \bei dir? yanında biraz para var mı?;ich habe kein Geld \bei mir yanımda hiç para yok6) ( während)\bei der Arbeit işte;\beim Arbeiten sah er... çalışırken [o iş başında]...i gördü;\bei Nacht geceleyin;Vorsicht \beim Aussteigen! inerken dikkat ediniz!;\bei Gelegenheit fırsat düşünce;\beim Lesen des Artikels makaleyi okurken;\bei näherer Betrachtung yakından bakıldığında, daha yakından bakınca7) ( falls)\bei Nebel siste;„\bei Feuer Scheibe einschlagen“ “yangın halinde camı kırınız”8) ( sonstiger Gebrauch)\bei guter Gesundheit sein sağlığı [o sıhhati] yerinde olmak;\bei reiflicher Überlegung iyice düşünüp taşındıktan sonra;\bei zwanzig Grad unter null sıfırın altında yirmi derecede;\bei offenem Fenster schlafen pencere açık olarak uyumak;\bei aller Vorsicht bütün dikkatine karşın;es geht \beim besten Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;\bei Gott! vallahi!;\bei seinen Fähigkeiten onun yetenekleriyle -
2 bleiben
bleiben <bleibt, blieb, geblieben> ['blaıbən]vi sein\bleiben Sie am Apparat! telefondan ayrılmayın!;hängen \bleiben [o hängenbleiben]; ( an einem Ort) takılıp kalmak; ( Wissen) aklında kalmak; ( Schüler) sınıfta kalmak;an etw hängen \bleiben ( kleben) bir şeye yapışıp kalmak; ( sich verhaken) takılmak;bei jemandem \bleiben birinin yanında kalmak;wo bleibt er nur so lange? bu kadar uzun (zaman) nerede kaldı?;das bleibt unter uns! bu aramızda kalsın!;sieh zu, wo du bleibst! nerede kalacaksan kal!;wo bleibt er nur? nerede kaldı ki?gleich \bleiben değişmez;gleich \bleibend değişmeyen; ( beständig) kalıcı;es bleibt dabei! tamam!, anlaştık!;hier ist alles beim Alten geblieben burada her şey eskisi [o olduğu] gibi, burada her şey eski haman eski tas;die Frage blieb unbeantwortet soru cevapsız [o yanıtsız] kaldı;er ist derselbe geblieben onda hiç değişiklik yok;am Leben \bleiben hayatta kalmak;liegen \bleiben [o liegenbleiben] ( fig) ( nicht verkauft werden) satılmamak; ( Auto) yolda kalmak; ( Arbeit) yüzüstü kalmak;\bleiben Sie doch sitzen! kalkmayınız!;stehen \bleiben istop etmek; ( anhalten) durmak;stecken \bleiben [o steckenbleiben] ( fam) ( beim Sprechen) dili durmak;stecken \bleiben ( festsitzen) takılmak; (im Sand/Schlamm/Schnee) saplanmak, batıp kalmak3) ( anhalten) durmak;das bleibt abzuwarten bekleyelim bakalım, ne olacak;es bleibt mir nichts weiter zu tun, als zu warten beklemekten başka çarem kalmadı -
3 pension
n f1 argent düzenli ödenek2 école yatılı okul3 fait d'habiter yeme yatma harcamalarının karşılanması4 hôtel pansiyon [pansi'jon] -
4 nächtigen
nächtigen ['nɛçtıgən]vi gecelemek (in -de);bei jdm \nächtigen birinin yanında gecelemek [o geceyi geçirmek], birinde gece yatısına kalmak